Sosyal bir varlık olan insanın birey olarak kendini gerçekleştirmesi şüphesiz sosyal gelişimi ile ilgilidir.Sosyal gelişimin ilk tohumları evde atılmaktadır.Aile sosyal gelişimin ilk başladığı ortamdır.Bu potansiyelin gerçekleşmesi ve gelişmesi için,düzenli rehberlik ve eğitimle beslenmesi gerekmektedir.İlk olarak anne ve ailenin diğer üyeleri daha sonra da ailenin dışındaki kimseler bu gelişim sürecine katkıda bulunurlar. Ancak çocuğun bir başka insanla ilk ve en etkili teması anneyle gerçekleşmektedir.Annenin birinci görevi;sosyalleşme anne-çocuk ilişkisinde ortaya çıktığı için çocukta işbirliği, bağlılık ve yoldaşlık duygusu oluşturmaktır. Anne çocuğuna karşı içten bir sevgi göstermelidir. Bunun yanında annenin, eşine, diğer çocuklarına ve diğer insanlara karşı sevgisi ve ilgisi çocuk için bir model teşkil eder. Bu şekilde çocuk dünyada başka değerli insanlar olduğunu da öğrenir. Annenin sevgi ve ilgisi yalnızca çocuğuna yoğunlaşırsa
çocuk geliştirdiği bu sosyal ilgiyi başkalarına aktarmayı öğrenemeyecektir. Bir diğer olumsuz durum da annenin, eşine yoğunlaşıp çocuklarını, diğer insanları ve toplumu göz ardı etmesidir. Bu durumda çocuk ya da çocuklar istenilmediklerini ve aldatıldıklarını hissederler. Çocukların ihmal edildikleri ve sevilmedikleri yönündeki duygularını artıracak, yoğunlaştıracak her türden davranış onların özerkleşmelerini ve işbirliği konusundaki yeteneklerini geliştirmelerini engelleyecektir.
Çocukta sosyal gelişimin ikinci önemli kaynağı babadır. Çocuğun sosyal gelişim potansiyelini sağlıklı bir biçimde geliştirebilmesi için babanın, eşine, işine ve topluma karşı olumlu bir tutum geliştirmiş olması gerekir. Bunun yanında babanın gelişmiş sosyal ilgisi çocuklarıyla ilişkilerinde de kendisini göstermelidir. çocuklarına değer veren ve onların bakımına anneyle eşit derecede katkıda bulunan babadır. Babaların sergilediği ve çocukların sosyal ilgisinin gelişimini olumsuz yönde etkileyen iki önemli hatalı davranış biçimi vardır. Bunlar duygusal uzaklık (ilgisizlik) ve/veya babaya özgü otoriteryanizmdir. Bu birbirinin zıddı gibi duran iki tür davranış şaşırtıcı bir biçimde aynı olumsuz sonuca yol açmaktadır: Kişisel güç ve üstünlük arayışı. Bu da sağlıklı bir sosyal gelişmi engeller.
Anne-baba arasındaki ilişki de çocukların sosyal gelişiminde önemli bir etkiye sahiptir. Anne baba arasında mutsuz bir ilişki söz konusuysa çocukların sosyal gelişimlerini tamamlama şansları çok azdır. Anne duygusal desteğini eşinden çocuklarına yöneltirse çocuklar zarar göreceklerdir. Çünkü aşırı koruma her zaman sosyal ilginin gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Diğer yandan baba, eşini açık bir biçimde eleştirdiğinde çocukların her iki ebeveyne de saygısı kalmamaktadır. Anne baba arasında bozuşma ya da çekişme olduğunda çocuklar ebeveynleri birbirlerine karşı kullanmayı öğrenmektedir. Ebeveynler birbirlerine karşı sevgi göstermediklerinde kaybeden kaçınılmaz bir biçimde her zaman çocuklar olmaktadır.