İnsanların yaşadıkları dönemler arasında belki de en konforlu geçirilmeyi hakeden dönem yaşlılık dönemidir.Aslında yaşlılık dönemi çocukluktan itibaren geçirilen bütün dönemlerin sağlıkla atlatılması ile daha konforlu hale gelmektedir.Özellikle sosyal etkileşimin devamı bu dönemin şüphesiz en önemli bileşenidir.
Yaşlılık dönemi insanların artık üretken olmadığı,yaş yetmiş iş bitmiş gibi alışılagelmiş deyimlerin fazlaca kullanıldığı atıl bir dönemmiş gibi algılansada gerçekte daha önceki dönemler olması gerektiği gibi yaşanıldığında üretkenliğin bilgelik ile birleşerek gelecek nesillere fayda sağladığı bir dönem olarak yaşanılabilmektedir..özellikle yaşlı büyükanne ve büyükbabalar olarak kendi torunlarına ya da toplumun diğer genç bireylerinin gelişimine katkıda bulunularak bilgelik açığa çıkarılabilir.Genç nesle bilgi birikimini aktaran bir çok bilim insanı,bilgi donanımını bir şekilde aktaran herkes örnek gösterilebilir.Yaşlılık döneminde şüphesiz önemli konulardan biri de BENLİK BÜTÜNLÜĞÜ kavramıdır.Erikson a göre;kişi benlik bütünlüğünü yaşlılık dönemine kadar tamamlarsa kendi yaşam sürecini kabul etmiş,geçmiş yaşamından pişmanlık duymuyorsa,yaşamın acı tatlı olumlu ve olumsuz yanlarını bir bütün olarak kabul ediyorsa ancak o zaman yaklaşmakta olan sonu korku ve endişe ile karşılamayacaktır.Benlik bütünlüğünün yokluğu kendisini ölüm korkusu ile göstermektedir.Erikson;bu dönemdeki karmaşanın çözülmemesinin temel patolojisinin de ‘hor görme ‘olarak ortaya çıktığını ortaya koymuştur.Bu dönemi çaresiz hissederek geçmiş yaşamdan pişmanlık yaşayarak ya da verimsiz monoton sadece kendine dönük bir dönem geçirmek yerine,sosyal etkileşimi devam ettirerek edinilen bilgeliği gelecek nesillerin yararına aktaran bir birey olarak geçirmek bir seçim olabilir.